Site rengi

Tasarım

Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul 15 °C
Sağanak Yağışlı

Atopik Dermatit hastalığı son yıllarda hızla artıyor

11.09.2020
A+
A-

14 Eylül Atopik Dermatit Farkındalık Günü öncesinde, Dermatoimmünoloji ve Alerji Derneği ile Alerji ile Yaşam Derneği, Sanofi Türkiye’nin desteğiyle, bu konudaki farkındalığı artırmak amaçlı bir basın toplantısı düzenledi.

Atopik Dermatit hastalığı son yıllarda hızla artıyor

Toplantıda konuşan Dermatoimmünoloji ve Alerji Derneği Başkanı Prof. Dr. Nilgün Atakan, her egzamanın aynı şey olmadığını belirterek Atopik Dermatit’in, her yaşta ancak özelikle çocukluk döneminde sık görülen, kronik, uzun soluklu, tekrarlayan çok kaşıntılı bir deri hastalığı olduğunu vurguladı.

Söz konusu hastalığın görülme sıklığının her geçen gün arttığını kaydeden Atakan, “Atopik Dermatit, şiddetli kaşıntının eşlik ettiği yaygın egzamatize, kaşıntı izleri ve belirgin bir deri kuruluğu ile seyreden ve özellikle belirtmek isterim ki bulaşıcı olmayan bir hastalık. Etkilenen bölgeler ise yaşlara göre farklılık gösteriyor. Bebeklerde daha çok yüzde, yanaklarda, kulak arkalarında, boyunda, çocuklarda yüzün yanı sıra kol ve bacaklarda, bileklerde el ve ayakların dış kısımlarında görülüyor. Yetişkinlerde ise daha çok yüz, ense, boyun, sırt ile el ve ayaklarda rastlanıyor. Şiddetli kaşıntının eşlik ettiği bu ekzamatize bölgelerde de kolayca enfeksiyonlar gelişebiliyor.” diye konuştu.

Alerji ile Yaşam Derneği Başkanı Özlem Ceylan ise en büyük sıkıntının hastanın tanıya erişiminde olduğunu kaydederek, şunları söyledi:

“En küçük bir sıkıntı yaşadığımızda hemen yakınlarımıza soruyoruz ve onlar da ‘şunu sür, böyle yıkan, bu deterjanı kullan, biraz kaşıntıdır dert etme, geçer’ gibi akıllar veriyor ve hastanın tanıya ulaşması gecikiyor. Aslında ilk belirtileri gördüğümüzde uzmana başvurup tedaviye başlasak ciltte yaralar şeklinde deformasyon belki hiç oluşmayacak. Hasta ve hasta yakınlarının şunu da kabul etmesi çok önemli. Bu bir süreç ve bir tedaviye başladığınızda bunun doktor kontrolünde sürekli olması gerekiyor. Biz tedavinin çok ani sonuç vermesini bekliyoruz ve tedavi süresi beklenenden uzun sürünce sağlık sistemine olan güvenimizi yitiriyoruz. Oysa Atopik Dermatit gibi kronik hastalıklarda tedavinin uzun sürebileceğini kabul etmemiz ve kontrolleri aksatmamamız tedavi başarısını önemli oranda etkiliyor.”

ZİYARETÇİ YORUMLARI - 0 YORUM

Henüz yorum yapılmamış.